20 Haziran 2016 Pazartesi

Tartışma: Tarih Yazımında Anlatı, Retorik ve Kanıt (Cenk REYHAN)

Tarih incelemelerinin kapsamını, retorik-kanıt polemiğinin ötesinde, tarihçinin zamanına ulaşmış malzemenin niteliğini belirler. Bundan dolayı tarihçi tasarladığı tezle ilgili her türlü incelemeye kaynak taramasıyla başlar. Tosh, tarih yazıcılığının belirgin özelliğinin, edebi biçimlerinin geniş yelpazesi olduğunu belirtir. Ona göre betimleme, anlatı ve çözümleme, çok çeşitli biçimlerde bir araya getirebilir. Çok çeşitli tarih yazıları için kaba bir açıklamada bulunursak anlatıyla betimleme bu ilişkiyi oluşturan unsurlardan birincisine; çözümleme ise ikincisine cevap verir. Tarihi, metin olarak nitelemek kuşkusuz mecaz kullanmaktır. Gerçekte tarih, sıradan metinlerden çok daha fazla bir şeydir. Tarih yazımında betimlemenin öneminin vurgulamaya yönelik bu kadar çok tarih çalışmasının olması sadece kaynaklara sahip olmakla bu yetkinin yaratılmadığının göstergesidir. Roman gibi edebi kurmacalardan farklı olarak tarih çalışmaları yazarın bilinci dışında oluşan olaylardan oluşur. Bir romanda geçen olaylar tarih çalışmasında yapılamayacak bir tarzda icat edilebilirler. Tarih yazımının retoriğe kadar indirgenmesi yaklaşık olarak 30 yıldan beri, az çok açık biçimde şüpheci içerikler tarafından yapılan pozitivizm karşıtlığı bir tartışmanın savaş atıdır. Bu düşünce Nietzsche’ye kadar dayanmaktadır. Tarihçilerin ilgisi ister açıklamaya isterse yeniden yaşatmaya yönelik olsun: ister bugüne ister geçmişe ışık tutabilmesi için ilgilensin fiiliyatta başarabileceklerini belirleyen öncelikle günümüze kadar ulaşan kaynakların niteliği ve kapsamıdır. Bu sebepten dolayı tarihçi yaptığı her çalışmaya kaynaklardan başlamak zorundadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder