20 Haziran 2016 Pazartesi

Anlatı Analizi

Yaşadığımız süre içerisinde kendimizi diğer insanlara ifade etmek anlatmak için bazı yollara başvururuz. Sözlü anlatılardan ziyade daha geniş kitlelere bunu yansıtabilmek için hatırat ve otobiyografi gibi yazılı anlatı türlerine başvururuz. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte sosyal medya ile birlikte bu durum artık gündelik bir durum haline gelmiştir. Bunun haricinde sosyal bilimlerin birçok alanında akademik bir veri elde edebilmek içinde anlatılardan yararlanırız. Fakat her ifade biçimi anlatı olarak nitelendirilemez. Anlatının öncelikle bir öyküsü olmalıdır. Bir olay örgüsünün anlatı olarak nitelendirebilmesi için öncelikle belli bir amaca yönelik olması ve zamansal ya da mekânsal olarak bir izleği takip etmesi gerekmektedir. Her anlatı belirli bir görüş açısından bir düzenleme yapılarak sunulmalıdır. Anlatı, sosyal bilimlerin farklı alanlarında nitel veri toplama yöntemlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Anlatının analizi iki farklı şekilde yapılır. Araştırmacı belirli bir amaca yönelik olarak seçtiği katılımcıların kalıp soruların dışına çıkarak tamamen ucu açık sorular sormasıdır. Yaşam öyküsünü ya da bu öykünün bir bölümünü sosyal bilimlerin herhangi bir alanına konu etmelidir. Diğer yol ise, araştırmacı olan kişinin bağımsız olarak günlük, hatırat ve otobiyografi gibi anlatı türlerini kullanmasıdır. Tematik analiz, yapısal analiz ve etkileşimsel analiz olarak üç farklı gruba ayırmamız mümkündür. Anlatı analizinde ilk hedef araştırma konusunun belirlenmesidir. Araştırma konusuna uygun bir dinleyici bulunmalıdır. Böylelikle daha verimli olacaktır. Anlatıyı yapacak olan kişi, Anlatı kimin için yapıldı? Me amaçla yapıldı? Nasıl oluşturuldu? Anlatı nasıl sonuçlandırılmıştır? Boşluklar ya da tutarsızlıklar var mıdır? Gibi soruları öncelikle kendine yöneltmesi gerekmektedir. Kendi içerisinde anlamlı olan bu süreç epistemolojik çerçevede değerlendirilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder