20 Haziran 2016 Pazartesi

Kent Tarihi

Kent tarihi, disiplinli yaklaşımları zorunda kıla özelliğiyle tarih yazıcılığının en ilginç ve çok hızlı gelişen bir dalıdır. Kent tarihi alanı, geçmişi çokta eski değildir. Coğrafya, mimari sanat tarihi, sosyoloji ve arkeoloji gibi sosyal bilim alanlarının sınırlarını zorlayan ilginç bir alandır. Sayısı hızla artan ve sosyal yapısı hızla değişen kentleri konu almaktadır genelde. Bu alanda belirli bir bölge, kasaba ve kentin sosyal yapısını inceler. Kent tarihçiliğinin Avrupa’da en verimli yılları 1980’li yıllardır. 20. Yüzyılda kent tarihi ile ilgili yapılan çalışmalar yeni yeni hız kazanmıştır ülkemizde. Kent tarihinin yazımı 1870’li yıllarda başlasa da daha sonra ilgi görmeye devam etmiştir. Türkiye ise 1980’li yıllardan itibaren batıyla kıyaslanamaz olsa da önemli ölçüde ilerleme kaydetmiştir. Bu alanda gelişme sağlayan yazarlar Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ, ve Halil İnalcık gibi isimlerdir. Kentsel tarih, iklimsel, yer bilimsel, nüfus birimi gibi dallara ayrılmaktadır. Türkiye’de yapılan çalışmalar genelde Anadolu üzerinedir. Kent tarihi üzerine yaygın metodolojik eksiklikler bulunmaktadır. Günümüz tarihine gelindiğinde kent tarihi çalışmalarında teorik yaklaşım arayışları yavaş yavaş kendini göstermektedir. Son zamanlarda kent tarihi alanına ilgi oldukça artmaktadır. Bu yüzdendir ki bazı üniversitelerde kent tarihi bölümün açılmıştır. Kent tarihi yazımı oldukça uğraşılıdır. Bir kent tarihinin konu edilen bir kentin bütün özellikleri ve nitelikleriyle açıklaması oldukça zordur. Bu alanda çalışırken kent mekanında meydana gelen olaylara yer verilmelidir. İdeal bir kent tarihi yaklaşımı ve metodu yoktur. Bu alanın çerçevesi çizilememektedir. Tarihçiler, sanayi kenti, İslam kenti, Türk kenti gibi bölümlere ayırmıştır. Bir kentin tarihinin yazmak isteyen tarihçi son derece karmaşık bir tarihsel yapıyla karşı karşıyadır. Tarihçi konuyu yalınlaştırmak zorundadır. Görsel, yazılı ve sözlü kaynaklar birbirinden üstün tutulmamalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder