20 Haziran 2016 Pazartesi

Geçmişten Günümüze Türkiye’de Tarih Yazıcılığı (Mehmet Kaan ÇELEN)

Ülkemizde tarih yazıcılığı 13. Yüzyılın başlarında itibaren tarih eserlerinin görülmesiyle başlamaktadır. İlk olarak Türkiye’de tarih yazıcılığı Selçuklu Devletinden itibaren başlamıştır. İlk olarak Farsça eserler bulunmuştur. Fakat tarih yazımında bazı eserler kaybolmuştur. Gazi’den Yıldırım Bayezid’e kadar gelen sürede zamanın olaylarını anlatan eserler günümüze ulaşamamıştır. Osmanlı tarihçiliğinin ise ilk örnekleri, 15. Yüzyılın başlarında görülür.Bilinen ilk Osmanlı tarihi Yahşi Fakiin Menakıpnamesidir. 16. yüzyılın başlarında Osmanlı tarihçiliği gelişmiş ve farklılaşmıştır. Bir padişahın dönemine tahsis edilmiş Selimname ve Süleymanname gibi eserler ile Zafername, Sefername gibi isimler ile bir savaşı ve ya bir yerin fethini konu alan özel tarihler ortaya çıkmıştır. 17. yüzyılın tarihçilik açısından önemli simaları İbrahim Peçevi, Hasanbeyzade, Ahmet Paşa, Kâtip Çelebi vs. 19. yüzyıl birçok alanda olduğu gibi tarihçilikte de önemli değişimlerin yaşandığı dönemdir. 19. Yüzyıl tarihçiliği denilince akla ilk gelen isim Ahmet Cevdet Paşadır. Cevdet paşa tahlil ve ifade gücü sebebiyle Osmanlı tarih yazıcılığının zirve noktası kabul edilir. Meşturiyet yıllarında Türk tarihçiliğinin ilgi alanları da konu, zaman, mekan ve planında genişlemektedir. Avrupa tarzı tarih yazıcığı da daha ısrarlı istenilir. Osmanlı tarihinin özellikle gayrimüslimler ile karşılıklı bir kardeşlik tarihi gibi okumak Osmanlıca tarihinin esaslarını oluşturur. Cumhuriyetin ilk yıllarında Tarih-i Osmani Ercümeni, Türk tarih ercümeni ile çalışmalarına devam eder. Genç cumhuriyetin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920’li yılların sonlarına doğru tarihle giderek daha fazla ilgilenmeye başlandığı görülür. Bugün Türkiye’de tarihçilik Fuat Köprülü, Zeki Veli Togan, Ömer Lütfi Barkan, Halil İnalcık gibi kişilerin açtığı akademik bir yolda ilerlemeye devam etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder