20 Haziran 2016 Pazartesi

Saha Araştırmaları ve Etnografyanın Tarihte Kullanımı (Akif PAMUK)

Tarihçinin ilgi alanı ile tarih yazımının konusu değişir hiç şüphesiz. Yani tarihin öznesinin kim olduğudur. Son 20 yıla bakıldığında tarihin konusu büyük kişiler ve toplumlardan ziyade bireysel ve öznelliğe dönmüştür. Tarihin konusu toplumsal yapılardan ve süreçlerden geniş anlamda gündelik yaşam kültürüne doğru kaymıştır. Normal insanlara dikkat yöneltildikçe tarih biliminin konusu tekrar insani bir çehreye bürünmüştür. Bu sayede tarih, anlam arayışında olan bir yorumlayıcıyı bir perspektife tarihçide bu anlamı inşa eden kişi kılığına büründü. Tarihin konusu kültür tarihine doğru kaymıştır. Tarihin sıradanlaşması tarihsel metinlerin etrografik metinler haline dönmesi sağlandı. Etnografya insanlığın yaşam biçimlerini betimlemeye ve anlamaya çalışarak sahadan üretilen tarihsel bilginin bir izleğini oluşturmuştur. Bir insan topluluğunun bir kültür ortaya çıkaracağını önerdikten sonra araştırmaların insanın merkezine insanın ürettiği kültürü yerleştirmeyi sağlamıştır. Toplulukların kültürü merkezi bir hale gelmesi etnografyayı disiplinli bir çalışma alanına dönüştürmüştür. İlk dönemlerde antropologlar ilkeldi. Zaman ilerledikçe antropologlar medeni bir kılığa bürünerek toplumların gelişiminin hangi aşamada olduklarını belirleyen veri sağlayıcıları haline geldiler. Zamanla değişen ve farklılaşan etnografya geleneği günümüzde sömürge çalışmaları, marjinal gruplar ve göç çalışmaları üzerine çalışmıştır. Türkiye’de antropolojinin ve etnografyanın en popüler zamanları 1930’lu yıllardır. Etnografya çalışmalarında amaç, belirli bir kültürü tanımlama ve yorumlamaktır. İncelenen kültüre ait kavramlar, değerler, yaşantılar ve süreçler bu alanın odak noktası haline gelmiştir. Bu alanda veriler nitel verilerden elde edilerek toplanır ve çalışmalar bunun üzerine yürütülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder